Haberde Bursa

Yeni bir dalga mı yoksa strateji hatası mı? COVID vakaları yeniden artıyor

10.08.2021

‘Vaka oranları düştü, salgın bitiyor mu’ derken enfekte olan hasta sayısı gün geçtikçe artmaya başladı. Uzmanlar sadece aşılama oranını yükseltmenin ya da dünyaya karşı kapıları kapatmanın yeterli olmadığına dikkat çekiyorlar. Çin ve Avustralya’nın sıkı kısıtlamaları, İzlanda’nın yüksek aşı oranı bile virüsün yeni varyantına karşı etkili değil.

Pandemide sona yaklaşıyoruz derken pek çok ülke, başladığı noktaya dönmeye başladı. Avustralya, Çin, Amerika, İngiltere, İzlanda gibi birbirinden farklı pek çok ülke farklı stratejiler izleyerek virüsle savaşmaya çalışıyor. Buna rağmen virüsün yayılmasını engellemede henüz kimse tam anlamıyla bir başarıya ulaşmış değil. Uzmanlar ise pandeminin henüz bitmediği konusunda tüm ülkeleri uyarıyor.

Britanyalılar, corona virüsü kısıtlamalarıyla geçen uzun bir kışın ardından gece kulüplerinde soluğu almaya başlarken, Avustralya ve Çin’deki milyonlarca insan yeniden karantinada. Malezya, Tayland ve Endonezya’daki sağlık sistemleri alarm veriyor. Geçen yıl sadece bir avuç vaka bildiren Pasifik adası Fiji gibi ülkeler, şimdi büyük bir salgınla mücadele ediyor.

SIKI ÖNLEMLERE RAĞMEN VAKALAR ARTIYOR

Özellikle sınırlarını yabancılara kapatan, gelenlere sıkı karantina kuralları uygulayan, son derece katı test ve izleme politikaları benimseyen Asya-Pasifik gibi ülkelerde vakaların artışa geçmesi şaşkınlık yarattı.

Yeni salgınlar, Çin ve Avustralya’nın tercih ettiği ve sıkı önlemlerle vaka olmamasını sağlayan sıfır COVID stratejisini zorluyor. Ayrıca yaklaşımın ne kadar sürdürülebilir olduğu konusunda da daha büyük bir tartışmaya yol açıyor.

Uzmanlar, sıfır COVID yaklaşımından uzaklaşmanın, Yeni Zelanda ve Hong Kong gibi bölgelerin eninde sonunda yapmak zorunda kalacağı bir değişiklik olduğunu söylüyor. Hong Kong, pandeminin başlangıcından bu yana yaklaşık 12.000 vaka bildirirken, Yeni Zelanda 2.880’den fazla vaka bildirdi ve şu anda onaylanmış herhangi bir yerel vaka da bulunmuyor.

Hong Kong Üniversitesi’nde doçent olan Karen A. Grépin, “Sıfır COVID stratejisi, son 18 ayda dünyanın bazı bölgelerinde açıkça başarılı oldu. Şimdi seçim şu: İnsanların ölmesine ne zaman izin vermeye başlayacaksınız? Mükemmel geçiş olamayacak, nüfusun bir kısmı bunu alacak ve ölecek” diyor.

SIFIR COVID DOĞRU BİR STRATEJİ Mİ?

Avrupa ve ABD’de COVID-19 yaygınken, Çin ve Avustralya gibi ülkeler sıfır yerel COVID stratejisini benimsediler. Bunun için de ekonomik olarak ciddi bir kaybı gözden çıkardılar. Örneğin, Yeni Zelanda ve Pasifik adaları gibi turizme bağımlı ülkelerin seyahat endüstrileri büyük bir darbe aldı. Sınırlı uçuşlar ve karantina alanları nedeniyle binlerce Avustralyalı evine geri dönemedi ve denizaşırı ülkelere gidemediler.

Bu stratejinin aynı zamanda büyük bir faydası da vardı. Çin ve Avustralya, ABD ve İngiltere’deki felaketi asla görmedi. Grépin, “Asya-Pasifik ülkeleri, genel olarak, COVID’e yanıt olarak inanılmaz derecede başarılı bir pandemi dönemi geçirdi. Bu bölgede benimsenen stratejilerin iyi olmadığını söylemek çok zor olur” dedi.

DELTA VARYANTI ENGEL VE KAPANMA TANIMIYOR

Singapur Ulusal Üniversite Hastanesi’nde bulaşıcı hastalıklar profesörü olan Dale Fisher ise Avustralya ve Çin’in sınırların kapatılmasına odaklandığını ve kitlesel testler sayesinde de vakaları hızla takip edildiğini söyledi. Ancak su çiçeği kadar bulaşıcı olduğu tahmin edilen ve Wuhan’da ilk tanımlanan orijinal suştan yüzde 60 ila 200 daha bulaşıcı olduğu tahmin edilen Delta bu stratejiye adeta meydan okudu.

Delta, Avustralya’yı etkisi altına aldığında, ülkenin stratejisindeki büyük bir hatayı ortaya çıkardı: Aşı sorunu. Diğer ülkeler bu yılın başlarında aşılar piyasaya sürüldüğünde taleplerini belirtirken, Avustralya lideri hiç acele etmedi.

Geçen haftaya kadar 25 milyonluk ülkenin sadece yüzde 17’si tamamen aşılanmıştı. Oysa ki pandemide Avustralya’ya göre büyük felaketler yaşayan Birleşik Krallık’ta aşılama oranı yüzde 58, ABD’de ise yüzde 50.

Sydney Üniversitesi Halk Sağlığı Okulu’nda profesör olan Alexandra Martiniuk, “Bu, büyük bir hataydı. Yani, aşılanmış çok az insanın ve çok tehlikeli bir varyantın olduğu bu pozisyonda sıkışıp kaldık” dedi.

DELTA DİĞER ÜLKELERDE DE GÖRÜLECEK

Fisher, Delta salgınlarının muhtemelen Yeni Zelanda gibi şimdiye kadar bunu yaşamamış diğer ülkelerde de görüleceğini söyledi. Fisher, “COVID vakası olmasa bile ülkenizde aşı yapılması için aynı aciliyeti yaşıyor olmalısınız. Her ülke sınırlarında vaka varmış gibi davranmalı ve en azından içeride maske takmalı, toplantıları sınırlanmalı. Birileri salgının artık bittiğini düşünüyorsa yanılıyor. Herkes bununla yüzleşmeli ve bu gerçekle yaşamalı.”

ÇARPICI İZLANDA ÖRNEĞİ

Profesör Fisher gibi pek çok uzman aşılamanın önemini vurgularken şaşırtıcı bir örnek İzlanda’dan geliyor. Ülkede yükse aşılama oranına rağmen COVID vakaları görülmeye ve hatta artmaya devam ediyor.

Çin ve Avustralya salgını, katı uygulamalarla ve dışarıya kendini kapatarak atlatırken pek çok uzman bu uygulamaların aşı olmadan uzun vadede etkili olmayacağına dikkat çekmişti. Bu iki ülkenin aksine aşılama oranı yüksek olan İzlanda’daki vaka sayılarının yükselişe geçmesi yeni soru işaretlerine neden oluyor.

İzlanda’da 16 yaş ve üzeri kadınların yüzde 96’sı ve erkeklerin yüzde 90’ı en az bir doz COVID-19 aşısı almış durumdalar. Yine de testler, Delta varyantının başlamasıyla birlikte endişe verici bir şekilde COVID-19 enfeksiyonunun meydana geldiğini gösteriyor.

Aşılama oranlarının daha düşük olduğu ABD’de yetkililer, virüsün yayılmasını “aşılanmayanların salgını” olarak nitelemişlerdi. Ancak İzlanda’daki aşılı insan sayısı göz önüne alındığında, ada ülkesinde şu anda aşılılarda aşısızlardan daha fazla COVID-19 vakası görülüyor.

SÜRÜ BAĞIŞIKLIĞINI GARANTİ ETMİYOR AMA ÖLÜM ORANLARINI DÜŞÜRÜYOR

Pandemi başladığından beri İzlanda’da 8,738 enfeksiyon ve 30 corona virüsü ile ilgili ölüm bildirildi. Ülke virüsü nispeten iyi kontrol etmeyi başardı ve 2021’de 25 Mayıs’ta yalnızca bir ölüm bildirdi.

Veriler, virüse yakalanan aşılı kişilerin genellikle ciddi bir hastalık geçirmeden iyileştiğini gösteriyor. İzlanda, etkili bir aşı uygulamasının sürü bağışıklığını garanti etmediğini, ancak hastaneye yatışları ve ölümleri nasıl önlediğini gösteren bir vaka çalışması sunuyor.

AŞILAR ÖLMEMİZİ ENGELLEMEK İÇİN TASARLANDI

Nashville’deki Vanderbilt Üniversitesi’nden enfeksiyon hastalıkları uzmanı William Schaffner, “Aşılar bizi hastaneden uzak tutmak ve ölmemizi engellemek için tasarlandı. Aşının tüm amacı buydu ve beklediğimizden daha da başarılı oldular” diyor.

Aşıların korumaları yaşa ve altta yatan sağlığa bağlı olarak kişiden kişiye farklılık gösteriyor. Yaş veya sağlık durumu nedeniyle zayıflamış bağışıklık fonksiyonuna sahip kişiler yine de ciddi şekilde hastalanabilir ve çok nadir durumlarda aşılamadan sonra ölebilirler.

Yakın tarihli bir araştırmaya göre, insanlar Delta ile enfekte olduklarında, virüsün önceki sürümlerine kıyasla yaklaşık 1000 kat daha fazla virüs taşıyorlar. Tüm bu virüs, aşılardan gelen güçlü korumayı bile alt edebiliyor.

Artan vaka sayıları uzmanları yeni araştırmalar yapmaya iterken hem aşılamanın hem de kısıtlamaların belirli bir seviyede devam etmesi gerektiğine dikkat çekiliyor. Minnesota Üniversitesi Enfeksiyon Hastalıkları Araştırma ve Politika Merkezi Direktörü Michael Osterholm “Üç ay önce, toplumda virüse çok daha az maruz kalındığı için vakalar bu kadar artmıyordu” diyor ve normalleşmenin getirdiği olumsuzluğu vurguluyor.

PEKİ TÜRKİYE NE DURUMDA?

11 Mart 2020’de ilk COVID vakasını bildiren Türkiye’de de sıkı önlemler ve aşılama salgınla mücadelede öne çıktı. 11 Mart’ta ilk vakanın açıklamasından sonra 12 Mart’ta kademeli olarak kısıtlama kararları alınmaya başlandı. 70’e yakın ülkeye uçuş yasağı geldi, eğitim-öğretime ara verildi, tüm spor müsabakaları ertelendi, yurt dışından gelenler öğrenci yurtlarında karantinaya alındı.

Alınan önlemlerle kontrol altına alınan salgında 1 Temmuz itibarıyla normalleşme adımları atılmaya başlandı. 1 Temmuz 2021’de bildirilen vaka sayısı 5.288’ken, 42 kişi de hayatını kaybetti. 9 Ağustos 2021’de ise vaka sayısı 23 bin 731 ve virüs kaynaklı ölüm ise 117 olarak bildirildi.

Aşılama oranları ise birinci doz Türkiye ortalaması yüzde 67.89, ikinci doz ortalaması yüzde 47.75; birinci, ikinci ve üçüncü doz toplamı ise 77 milyon 552 bin 661 olarak paylaşıldı.

DELTA KORKUSU OFİSE DÖNÜŞLERİ DE ERTELETTİ

Vakaların artmasıyla beraber, ofise dönüş kararlarını açıklayan pek çok şirket ertelemeye gittiğini açıkladı.
Haziran ayı sonlarında, yemek hizmetleri ve tesis yönetimi şirketi Sodexo, maske kılavuzunu güncelleyerek tüm çalışanların aşılı olsalar bile maske takmaya devam etmelerini tavsiye etti.

Netflix Inc. Yönetim Kurulu Başkanı ve CEO’su Reed Hastings, yayın devinin 9.000 çalışanını ofise beklediğini belirtmişti. Hastings geçen sonbaharda The Wall Street Journal ile yaptığı röportajda, “Özellikle uluslararası alanda bir araya gelememek tamamen olumsuz bir durum” demişti.

Hastings’in görüşleri yumuşamamasına ve insanların geri dönmesini istemesine rağmen, akış devi geri dönüşü zorunlu kılmadı. Hastings ile çalışanlar, onun bir ofisi olmadığını ve şirketin kampüslerinde dolaşırken çalışanlarıyla yüz yüze iletişim kurmaktan keyif aldığını belirtiyor. Ancak diğer birçok şirket gibi Netflix de virüse yakalanmaktan endişe duyan kişilere karşı hassas davranıyor.

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

>